3 Eylül 2010 Cuma

gitmek kalmak..yok yok en iyisi gitmek


Eskiden, yani eskiden derken lise çağlarımda kendime yalnız olduğum anlarda hep bir soru sorardım "şimdi nerde olmak isterdim" diye; ve nedense o sorunun cevabı o kadar kolay ve net verilirdi ki..Hatta olmak istediğim yer, insanlar...resmen o tablo gözümün önünde canlanırdı. O tablonun gerçek veya hayal olması hiç önemli değildi. O tabloyu 2-3 saniye de olsa görebilmek, kafamın içindekilerin ne olduğunu bilebilmek beni inanılmaz rahatlatırdı. Üniversite yıllarında bu soruyu daha nadir sormaya başladım. Sanırım sebebi de olduğum yer ve koşullar beni mutlu etmek konusunda başarılı ve tutarlıydı. Tabiki herkesin uçuk kaçık istekleri, hayalleri, gerçekleşmeyeceğini bilse bile aklından geçirmekten hoşlanacağı varsayımları vardır. O dönemlerde bende de vardı ama gerçekliğe kendimi bir güzel kaptırmıştım ve gereken hazzı aldığımı, ruhumun da bundan beslendiğini biliyordum. Bazen bu bahsettiğim ufak hazlar ufkunuzu da kısıtlayabiliyor, anlık mutluluklar bir anda o sizin kocaman hayal baloncuklarınızla yer değiştiriyor. Hayallerinizdeki o mucizevi renkler bir anda yanınızdaki renklerin güvencesinin yanında sönük kalmaya başlıyor. Peki yanınızdaki renkler solgunlaşınca hatta yok olunca ne oluyor? Hayaller yeniden mi belirginleşiyor, kurtarıcı olarak mı yetişiyor? Bu sorunun cevabı benden çok keskin ve net olamayan bir ses tonuyla "hayır" olarak çıkıyor.
Kimse, kimsenin hayallerini kafasından tam olarak silemez. Bunun imkanı yok! Ama ya hayaller de yaşananlarla beraber form değiştirirse, ya o eski canlı renklerine bir daha bürünemezlerse ya da eskisi gibi bir anda belirip sizi gülümsetemezlerse...İşte bunun için yapacak birşeyiniz olduğuna inanmıyorum...

Ben bazen gitmek istiyorum..şehirden mi, kendimden mi, odamdan mı, hayallerimden mi, insanlardan mı...hepsi çok bilinmeyenli denklemin, her an değişen değişkenleri...kendime hedef seçmek o kadar kolay değil

şu aralar kesinlikle gitmek..hatta uzun zamandır gitmek...sadece birkaç bırakılmayacak şey için kalmak eyleminde ısrarcı olup...büyük bir bölümümün gitmek istemesi...her ne bahaneyle olacaksa olsun yer değiştirmek, içimdekileri maalesef kendimle beraber taşıyarak, aynı gök yüzüne farklı bir toprak parçasından bakmak istiyorum...Bir süre yalnız kalmak, hatta belki çok uzun bir süre yalnızlığımda yolculuk etmek, sadece izlemek, içimden konuşmak, yeri geldiğinde de bağıra bağıra konuşmak ve kahkaha atmak istiyorum...

Kendime tutunmak için bir amaç seçip, amacın yanı sıra da bambaşka bir yerin insanlarıyla karışmak, onların seslerinin içinde kendi sessizliğimi duymamak istiyorum.

Fotoğraf: Bergedorf, Almanya, 2008.

2 yorum:

Baby Jeans dedi ki...

gerçekten de bastırıyor insanların sesleri kendi iç sessizliğimizi...bir süreliğine.

cadizeyna dedi ki...

Bu konunun derinliği, buz gibi ekrana bakarak içimdekileri dökme isteğimi engelliyor..zaten sen güzel güzel tasvir etmişsin..Akşam etraflıca konuşuruz umarım:)


Lütfen bu sitedeki görselleri ve yazıları izinsiz kullanmayınız..