28 Şubat 2012 Salı

Mr. Sandman

Mr. Sandman, bring me a dream
Make him the cutest that I've ever seen
Give him the word that I'm not a rover
Then tell him that his lonesome nights are over...

24 Şubat 2012 Cuma

Kutu

Bir kutum var atıyorum içine denizi, atıyorum içine güneşi, atıyorum içine zamanı...sallıyorum kutumu, bakıyorum hangisi yere düşmüş. Denizse eğer; duvarları maviye boyuyorum, sonra kağıttan yelkenlime doğru üflüyorum, yol alıyorum onunda, Hint okyanusuna bile selam ediyor yelkenlim, bir bakıyorum ki, yelkenli plastik leğenin içinde erimekten yok olacak bir kağıt parçasından ibaret..olsun sallıyorum kutumu bu sefer yere güneş düşüyor, tekrardan boyuyorum duvarları, ay çiçekleri bürüyor odanın dört bir tarafını, bir de samandan korkuluk var ortalarında, şarkı söylüyorum ona, ama kıpırdamıyor bir türlü, etrafında uçuşan arsız karga bile rahatsız etmiyor onu, bakıyorum bana arkadaşlık etmiyor, sıkılıyorum. Bu sefer kutunun içine atıyorum güneşi...İstiyorum ki, zaman bana yoldaşlık etsin, bir eriyen Dali saati beliveriyor kolumda, geriye alıyorum zamanı, çok geriye hem de...Çocukluğuma dönüveriyorum, hamakta sallanırken, kavak ağaçlarının gölgesi düşmüş üstüme, çimlerin üzerinde ise aheste aheste bir kaplumbağa yürümeye çalışıyor ve  küçük hışırtı tınlamaları bırakıyor arkasında, bir yandan da bana bakıyor yan gözle, bense ona dalıp gidiyorum, elimi uzatıveriyorum, sert kabuğunun içine gömülüveriyor. "Saklanma canım, ne gerek var, yalnızız bak burada diyiveriyorum." Kolumdaki saat yarı transparan bir görüntü almaya başlıyor, rakamları okunmaz oluyor neredeyse...Kutuyu ters çeviriyorum, her tarafı ışık kaplıyor, büyük bir boşluktayım, ne ağırlığım var, ne görüntüm sanki...artık fizik kurallarına da uyamıyorum, kulağıma uzaktan gelen küçük sesler olmasa, yaşadığımdan dahi şüphe edeceğim...ses bana yaklaşıyor, kolumdaki saat belirginleşiyor, kaplumbağa kabuğundan çıkıveriyor, kağıt yelkenlim, ham ahşaptan devasal bir şekilde yükseliyor, samandan korkuluk konuşmaya başlıyor ve şöyle diyor; "ay çiçekleri onlar-zamanı bizden iyi anlayan, umudun tek bekçileri ve bizim kurtarıcılarımız "...sarılıyorum etrafımdaki üç beş tane ay çiçeğine...yaprakları kadife gibi, kulağıma hikayeler fısıldıyorlar, onlar da bana sarılıyor...etrafımda uçuşan karga, saman parçaları döküveriyor kafamdan aşağı, elimle kovalayayım diyorum olmuyor, elim kalkmıyor bile. Çok hafifleşmiş hissediyorum, güneş tam tepemde, sarılar, yeşiller, siyahlar ışıl ışıl, ama elimden tutan bir şeyler var gibi. Birden karga dile geliyor ve sahneyi anlatıyor; "bir elinden korkuluk, diğer elinden ise; ay çiçekleri tutmuş, seni bırakmıyorlar, sen de topraktan kopamıyorsun. O berrak gökyüzü, seni olduğun yere çivilemiş sanki, yanına da umut bekçilerini ve aksak korkuluğu dikmiş"...Sesler uzaklaşırken, kutu da kapanıyor...

12 Şubat 2012 Pazar

Çok Zor

Huzur bulmak çok zor
Geçmişi düşünmeyi bırakmak çok zor
Seçimlerini eleştirmeyi bırakmak çok zor
Olasılıkları düşünmemek çok zor
Kararlı olabilmek çok zor
Karşılaştırmayı bırakmak çok zor
Kendi iç sesin çok yüksekken, başkalarını dinlemek çok zor
Boşvermek çok zor
Beklemek çok zor
Düşünmemek çok zor
Renkleri terk etmek çok zor
Sıradan olmamak çok zor
Yanıbaşındakileri tanıyamaz hale gelmek çok zor
Güneş varken, karanlığa mecbur olmak çok zor
Denize bakıp, uzaklaşamamak çok zor
Farkında olup, çemberi kıramamak çok zor

Nefes almak, durmak, hayallemek, susabilmek ise yapılabilir
ama kendinden kaçamamak çok zor...

7 Şubat 2012 Salı

Bulut


Bir küçük bulut olsaydım, renkleri seçme gücüm olmasaydı da, sadece izleseydim onları, üzerimden akıp gitselerdi, şarkılar çalınsaydı uzaklardan ben de sesin kaynağını bulmak için süzülseydim ordan oraya, dinleseydim usulca kimse farkıma varmadan, ben de konuk olsaydım onların sofrasına ve eğlencesine...

Küçük kız bana el sallasaydı, ardımda beyaz bir topak yerine, binlerce hayalinin ev sahibini görseydi...

Geçseydim pek çok nehrin üstünden, kuşlar yansımalarını izlerken, başlarını kaldırdıklarında göz göze gelseydik ve ben her kanat çırpışlarındaki özgürlük esintisini hissetseydim...

İstemek yerine, bir var bir yok olsaydım ben, görünmezliğimi kutlasaydım kendi kendime, bu da benim özgürlüğüm ve huzurum olsaydı…

1 Şubat 2012 Çarşamba

Wrapped up in Books

...I will say a prayer, just while you are sitting there

I will wrap my arms around you

I know it will be fine

We've got a fantasy affair

We didn’t get wet. We didn’t dare.

Our aspirations are wrapped up in books

Our inclinations are hidden in looks...

Lütfen bu sitedeki görselleri ve yazıları izinsiz kullanmayınız..