31 Ocak 2012 Salı

Touch of a Tale

                      
Günlerim geçip giderken, bazen çok kahkaha atıyorum, hatta etrafımdakilere de attırıyorum, ayrıntıların peşinde koşuyorum, bazen de görüyorum ki bazıları daha benim gibi koşuyor, işte o zaman çok seviniyorum.

Küçük dünyamda anılarımı biriktiriyorum, topladıkça, çoğaldıkça onlara bir bir dokunuyorum, açıyorum kapıyorum anıları koyduğum kutunun kapağını.

Espiriler yapıyorum içimden, binbir taklit ve muziplikler dönüyor kafamın içinde, Amelie gibi süprizler yapmak istiyorum insanlara. Sonra duruyorum, kaldırıyorum başımı, bir dolu bulut görüyorum, yine benim peşimdeler diye düşünüp, baya bir kafaya takıp, üzülüyorum. Sonra unutuyorum onları, şarkılar söylüyorum, koşuyorum deniz kenarına, içim açılıyor, çok derin nefes alıyorum, baloncukların içinde bin bir hayal kuruyorum, istiyorum ki kimse patlatmasın o baloncukları, aksine keşke kelebek filesiyle toplasalar diye diliyorum. Üflüyorum onları denize doğru, el sallıyorum arkalarından da.
Ayrı fon müzikleriyle uyanıyorum sabahları, acaba diğerlerinin aklında hangi fon müzikleri vardır diye düşünürken de bir tebessüm yayılıyor yüzüme.

Kahvemin üzerinden yükselen dumanı yakalamak istiyorum her seferinde, yakalayamıyorum ama bakakalıyorum öylece. Hoşuma gidiyor insanları izlemek, yerlerine kendimi koyup, küçük piyesler yazıyorum. Kurguluyorum dünyamı, çiziyorum bazen yeni baştan, sonra siliyorum, tekrar çiziyorum. Kalan izlerin yerine de daha koyu kalemlerle üzerlerinden geçiyorum.

Bazıları hiç konuşmasa da içime düşüncelerini fısıldıyorlar, bazen hiç duymak istemediğim şeyler oluyor bunlar, karanlık dünyanın insanlarıyla yüzleşiyorum o zaman. Bazen de yemyeşil vadilerde, yeni masallar yazılıyor kafamın içinde.Bunların bütünü koca birer taslak olarak saklanıyor bellekte, gün geliyor birleşiyor, tamamlanıyor, gün geliyor, ayrıştırılıp, uzaklaştırılıyor.

Dokunmaksa dokunmak, hissetmekse hissetmek, görmekse görmek...ama hiç biri "hatırlama" eylemi olmadan geleceğin masallarına konu olmayı başaramıyor...

Susalım ve dinleyelim o zaman...

18 Ocak 2012 Çarşamba

Clock


When I do count the clock that tells the time

When I do count the clock that tells the time,

And see the brave day sunk in hideous night;

When I behold the violet past prime,

And sable curls all silver'd o'er with white;

When lofty trees I see barren of leaves

Which erst from heat did canopy the herd,

And summer's green all girded up in sheaves

Borne on the bier with white and bristly beard,

Then of thy beauty do I question make,

That thou among the wastes of time must go,

Since sweets and beauties do themselves forsake

And die as fast as they see others grow;

And nothing 'gainst Time's scythe can make defence

Save breed, to brave him when he takes thee hence
 
                William Shakespeare

17 Ocak 2012 Salı

Paradigma

Blue jeans, White shirt

Walked into the room you know you made my eyes burn

It was like James Dean, for sure

You so fresh to death & sick as ca-cancer

You were sorta punk rock, I grew up on hip hop

But you fit me better than my favorite sweater, and I know

That love is mean, and love hurts

But I still remember that day we met in December, oh baby!


12 Ocak 2012 Perşembe

Carnival

                                                                    "Life is a carnival

                                                                    believe it or not

                                                                    Life is a carnival

                                                                     two bits a shot"
                                                              
                                                              http://fizy.com/#s/17y27k

4 Ocak 2012 Çarşamba

Mavi

Angus and Julia Stone-Mango Tree http://fizy.com/#s/136gd9


Birileri bir şeyler fısıldıyor uzaktan...hayal meyal duyuyorum, seçiyorum bir iki kelimeyi, genelini ise kendim kuruyorum kafamda, birleştiriyorum kelimeleri, geleceğimi okumaya çalışıyorum. Hiç de kolay değil, çoğu zaman duyduklarım beni pek de mutlu etmiyor. O zaman bırakıyorum dinlemeyi, kapatıyorum gözlerimi, hayal kurmaya başlıyorum, elimin altında çimenler hissediyorum, yüzümde ise yumuşak rüzgarı, gözlerimi açtığımda olabildiğince mavi her şey, çok huzurlu bir mavi, içinde boğulmak istiyorum, sürükleneyim diyorum, kalkamıyorum, kımıldayamıyorum, bakakalıyorum maviye...mavi beni sarıyor, ben maviye sarılıyorum, öyle kala kalıyoruz...Gelecek ise önemini kaybediyor...

Lütfen bu sitedeki görselleri ve yazıları izinsiz kullanmayınız..