Uzun zaman sonra yine blogum'dayım ve mutluyum geri döndüğüme:) Aslında çoktandır aklımdaydı yazacağım postlar hatta kafamda taslaklarını oluşturmuştum bile fakat üşengeçlik, zamansızlık ya da havamda değildim diyelim. Bir türlü fırsat olmadı, yolum düşmedi bloguma..Şimdi kendimi "home sweet home" modunda hissediyorum..:)
Konumuza gelelim, beni tanıyanlar ne derece bir sex and the city bağımlısı olduğumu bilirler, nerdeyse şu aralar her akşam daha önce izlediğim bölümleri açıp tekrar tekrar izliyorum. En sevdiğiniz dizi diye sorulduğunda hiç duraksamadan cevaplayabilirim. Üstünden o kadar zaman geçmesine rağmen bu dizinin diyaloglarına resmen aşığım ve benim için hiç eskimeyecekler..Film, beni dizi kadar tatmin etmese de ona da hayır diyemem ve 2. filmi de heyecanla bekliyorum..
Carrie-Miranda-Charlotte-Samantha ne güzel bir uyum değil mi??? Düştükleri hatalar, üzüntüleri, sevinçleri ne kadar da bizden..Hele o çılgın, neşeli, absürd masa muhabbetleri yok mu..ne kadar üzgün olsalar da hayal kırıklıkları yaşasalarda herşey o masada farklı bir hal alıyor...İşte beni geçmişe döndüren bu dizi, bana orta okul ve lisede muhteşem zaman geçirten kız arkadaşlarım M. ve D.'yi hatırlatıyor..Her ne yaşarsak yaşayalım biz biraraya gelince bir kahkaha patlar, herşey unutulurdu ve ben onların yanında kendimi o kadar huzurlu hissederdim ki dünya gözüme çok farklı görünürdü. Belki o zaman ki problemlerimiz daha küçüktü, altından kalkması kolaydı diyeceksiniz..Doğru! Ama şunu biliyorum ki böyle kız arkadaşlarınız oldukça, kendinize aslında bir aile ediniyorsunuz, size her daim kapısını açan bir aile..Bundan daha iyi ne olabilir..Birbirinden gizlisi saklısı olmayan, her zaafını, her iyi yanını bildiğiniz, sürprizsiz güven dolu bir aile!!!
Bu üç kişilik ailemiz artık 2 kişi (bazı sebeplerden dolayı D. ile görüşülemiyor) Herşey yine çok güzel, ne zaman aşırı mutlu olsam koşacağım insan M. ne zaman acıdan kıvranıyor olsam koşacağım insan yine M...Ama ben yine de eski o çocuksu, çılgın halimizi çok arıyorum..Sabahlara kadar içip sarhoş olduğumuz, herşeyle dalga geçtiğimiz, taklitlerimiz, alışverişlerimiz, insanlara laf atmalarımız, bazen akan göz yaşları, yaz tatillerimiz...Kısacası o üçlü olarak biz muhteşem yıllar geçirdik ve bu konuda inanılmaz şanslı olduğuma inanıyorum..Her kızın böyle arkadaşları olmalı, onlar beni hiç üzmediler ve yanlarında kendimi hep mutlu hissettim..Bu da benden geçmişe bir serenad olsun..Orta okuldaki o tipi kaymış, abuk subuk giyimli fotoğraflara baktığımda o kadar gülüyorum ki..Elimde bir şans olsa o yıllar en çok geri dönmek istediğim yıllar olurdu..
Bu fotoğraf sanırım orta son'dan kalma, çok komik görünüyoruz ama hiçbirşey umrumuzda değil en güzeli de bu! (çözünürlüğünün kusuruna bakmayın..)
Vee bu duygusal postu, yine bayıldığım bir SATC quote'u ile kapatalım:)
Charlotte: I proposed myself!
Carrie: What?
Charlotte: Yes. I suggested he have a tomato salad, then I suggested we get married.
Carrie: Wait. What exactly did he say?
Charlotte: Alrighty!
Carrie: Alrighty? He said alrighty? Now I'm thinking the upsetting thing isn't that you proposed, it's that you proposed to a guy that says "alrighty."
Charlotte: Oh, Carrie, stop!
Carrie: Alrighty.
5 yorum:
Bir gece saat üç de izlemeye başlamıştık Zuz ve benim kızlarla.... Selindrella'yı okumanı tavsiye ederim O zaman. Türk Sex and Citty romanı diyorum ben ona...
Oturduğumuz kebabçı Bağlarbaşı Kardeşim Kebap.... öyle aman aman lüx bir yer değilidr. Tam bir mahalle kebapçısı ama kebapları süperdir... temizdir ve her seferinde hesabı öderken Zuz şaka mı der:))) aldığınız servise ödediğiniz fiyat çok azgelir çünkü ...
Sevgilerimle
cok guzel olmus canım yenı okudum daha. ama fotoğrafı koymasaydın keske :)
Lale abla o zmn o mekanı ben de bi deneyeyim:)
slm kesinlikle bence de uzun süre izlemezsem mutluluk kat sayım dusuyor,aşk tadında romnatik komediyi izledin mi?çakma sex and the city geldi bana?
Yok izlemedim ama arkadaşlarım da ona cok benzediğini söylemişlerdi...sex and the city ince ve ayrıntılı diyaloglarının yerini hiçbir şey tutmaz diye düşünüyorum
Yorum Gönder