17 Eylül 2011 Cumartesi
My little paradise
Geçen hafta sonu ailecek İğneada tarafına küçük bir tur yaptık. Arkadaşlarım tarafından çok fazla övülen bu yeri cidden çok merak ediyordum, yakın mesafesiyle de biz yorgun İstanbullu'lar için oldukça rahat bir kaçamak yeri ve bu kısa mesafede bizi böyle bir cennetin karşılayacağından oldukça habersizdik. Sabah erkenden yola koyulup, güzel yol müziklerimizi de yanımıza alıp, heyecanla Boğaz köprüsünü geçip, Avrupa yakasından yolumuza koyulduk...
Bilmeyenler için "İĞNEADA Trakya'nın Karadeniz sahilinde bir kasaba. 22 km'lik sahiliyle, kumuyla, ormanıyla, temiz havasıyla, gölüyle ve deresiyle nadir doğa güzelliğine sahip bir belde. "
Günü birlik olarak yapılan gezi planı, İğneda'ya vaınca, güzel denizi görüp, mis gibi havayı da soluyunca, e bu akşam burda konaklasak iyi olacak şeklinde değiştirildi. İğneada'dan fazla lüks beklemeyin..Bir kaç küçük çay bahçesi, muhteşem bir sahil, salaş balıkçılar, mütevazi pansiyonlar ve küçük dar sokaklardan başka bir şey bulamazsınız burada ama inanın zaten bunlar da gayet yeterli.
Yol kısmı ise; apayrı güzel..yol üstünde çok sevimli köylerle karşılaşıyorsunuz..hatırladıklarım; Yenice, Poyralı ve Demirköy. Biz bir de güzelim ormanların arasından geçerken Dupnisa mağarası tabelasını görüp, merak edip yolumuzu biraz uzattık ama değdi diyebilirim. Ormanlardaki ağaç çeşitliliği inanılmaz ve dağa tırmanan yol güzelliği açısından çok masalsı. Yalnız, yolu hayli virajlı ve dikkatli olmak gerekiyor ama inanın o manzaraya değiyor.
Bir kaç küçük bilgi;
"İğneada orman ve deniz arasında kalmış bir cennet. Önü uçsuz bucaksız Karadeniz ve arkasıda Istranca dağları ve ormanı ile çevrilidir. Orman genellikle meşe ağacı ile örülmüştür. Meşenin yanında, gürgen, palamut, kayın ağaçları bulunmaktadır.
İğneada ormanları arasında Longos adı verilen orman türüde bulunmaktadır. Dünya üzerinde sadece 3 yerde olan Longos ormanlarından biride İğneada da bulunmaktadır."
Tavsiyem arabayla gidiyorsanız eğer, güzel müziklerinizi yanınızdan eksik etmeyip, pencerelerinizi de sonuna kadar açıp, bol oksijenli bu muhteşem atmosferin tadını çıkarın.
Ve İğneada'nın taze balıklarını yemeden dönmeyin, biz tepede yeralan Liman restoranı denedik, hem lezzeti hem manzarasıyla bizi çok memnun etti, Vedat Milor'a duyurulur:)
Yolun güzelliği hakkında fikir edinebilesiniz diye sizlere küçük bir yol videosu;)
Siz de babam gibi mağaraya tırmanma konusunda üşenebilirsiniz;)
Tek uyarım; aman eylülde ya da kışın yolunuz buraya düşerse, yanınızda muhakkak kalın giyecek bir şeyler götürün çünkü gerçekten sabah ve akşam havası çok serin oluyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder