29 Mart 2010 Pazartesi
27 Mart 2010 Cumartesi
İç dünyamızdaki tehlike
Günaydın Dünya, sana söyleyeceklerim var. İnsanın kafasında küçük de olsa hayaller kurması çok tehlikeli bunu bil. Biliyorum diyeceksin hayaller olmadan yaşanmaz, birşey düşlemezsen ne istediğini, nerede olacağını nasıl kestireceksin. Evet doğru. Ama size söylemek istediğim ne olur bu hayallere fazla kapılmayın, en azından gerçekleri göremeyecek kadar körleşmeyin. Yoksa sonuçları çok ağır olabiliyor. Hem de ne ağır! Benden size söylemesi, hayaller gerçekleşmediğinde paranoya sahibi olacak derecede kendinizi hiçbir şeye inandırmayın...Ama ne olur, yaratıcılığınızı, iç dünyanızı da kısıtlamayın. Sadece bir denge lazım
- Tom Robbins'in, Parfümün Dansı adlı kitabından bazı alıntılar -
İnsanlara ölümsüzlük niye verilmemiştir sizce, oysa çoğunun istediği şeydir bu. Genç kalmak, yok olmak. Ama biz insanlar, kalben ve ruhen zayıf varlıklarızdır. Haketmeyiz ölümsüzlüğü.
"Geçmişi ilgilendiren her hayal, şapka kurdelasının arasına, bir mezar bileti sıkıştırmış demekti."
"Küçük mucizeleri kabul ettiğimiz zaman, kendimizi büyük mucizeleri hayal edebilecek yeterlilikte hissederiz."
26 Mart 2010 Cuma
Mine Vaganti
Ferzan Özpetek sizin için ne ifade eder bilmiyorum ama sanırım benim sevmediğim herhangi bir "Özpetek" imzalı film yok. Son filmi de beni o kadar fethetti ki, izledikten sonra etkisinden kurtulmama imkan yok. Sevgi, sadakat, hoşgörü, bağlılık, sıcaklık, özlem.. zaten bilirsiniz onun vurgulamak istediği temel değerlerdir. İşte bu filmde de yine klasik bir Ferzan sofrası kurulmuş, şaraplar içilirken itiraflar, can alıcı sohbetler yapılmakta. Kalp krizi geçiren babamı istersiniz, gay kardeşler mi, azgın alkolik hala mı ararsınız yoksa hoşgörülü anneanne mi. Yine bütün karmaşanın içinde, alıkonamayan aşklar, bütün aykırılıklarıyla, can yaksa dahi yaşanmaya çalışılıyor. Kafalardaki önyargılar az da olsa aralanıyor. Sıcacık bir aile sizi de içine alıyor bütün absürdlüklerine rağmen. Sevgili yönetmen, o kadar yakın görüyor ki seyircisini onu da senaryonun bir parçası yapmayı başarıyor ve her bir karakterin sıkıntısını ya da sevincini siz de içinizde hissedebiliyorsunuz. Zaten müzik seçimleri o kadar güzel ki her coşku, canlılıkla dile dökülmüş. Artık ordakiler de sizin kardeşiniz, sevgiliniz ya da anneniz. Bugün kendimi samimi bir İtalyan ailesinin evine konuk olmuş gibi hissettim. Onların gözünden gördüm bütün absürdlükleri.
Son sahne ise vurgusunu, hayal gücünü o kadar rehavetle aktarıyor ki size, büyülenmemek elde değil. Sezen Aksu'nun sesi nasıl da yakışmıs o küçük İtalyan kasabasındaki sahneye, sanki o insancıklar için yazılmış gibi. Artık bir Ferzan Özpetek masası hepimiz için kült oldu. Hangimiz sevmeyiz ki o sıcak masa sohbetlerini, birkaç kadeh şaraptan sonra yapılan muzip itirafları, sevdiklerimizle aynı sofrayı paylaşmayı. Kısacası ben onun yarattığı hayatların, en istekli gözlemcisiyim, izlemek isteyenlere de iyi seyirler dilerim. Bence siz de en yakın zamanda onun samimi dünyasına bir göz atın.
Fragmana bir tık deyin isterseniz:)
http://www.dailymotion.com/video/xcl1lf_serseri-may%C4%B1nlar-mine-vaganti-fragm_shortfilms
Kalk bi krep yiyelim:)
25 Mart 2010 Perşembe
let's return to my old bob:)
Yaşasın yine saçlarımı kısa kestirdim, bu kestirme olayının sonu yok galiba. Olsun yenilik herşeyden iyidir...fresh fresh daha da fresh, bu da yeni sloganımız olsun:)
24 Mart 2010 Çarşamba
With or without you...never without you
Varlığın çok önemli benim için, bunu bil ve ben çok şanslıyım sana sahip olduğum için:)