29 Haziran 2010 Salı

Eskici


Kulağımda Morrisey çalmakta..ben de mekan kavramını unutmuş, etraftaki sesleri net duymadan, kıpırdayan ağızlar orkestrasına bakıyorum…içim bir yandan şarkı söylerken, bir yandan okyanuslarda boğuluyor…anlık değişimlerime şaşıp kalıyorum…insanlar gelip geçiyor yanımdan…çoğunun suratı asık, vazgeç deseler koparacaklar iplerini..ben de mi onlardan biriyim..Bilmem…

Yalnızlıksa garip bir his…aslında çok kalabalık içim, susmuyor…yani hiç yalnız değil…ama öyleyse neden boş kuyuya düşen madeni paraların yarattığı yankılar duyulmakta orda burada…soru sormaktan yorulmuş bir bünye var burada..kendi sorularına yanıt alamamak hem doğal hem traji komik…varsın gelsin cevaplar saçma olsun ama emin olayım ben o cevaplardan..

Kendimi eskici dükkanının toz altında kalmış, nakışları hırpalanmış ama her an vitrin önü için keşfedilecek bir parçası gibi hissediyorum…
Günlerse geçip gidiyor…bazen hızla akan sayaçlar gibi bazen de bir pandomim sanatçısının hareketlerindeki sakinlik kadar ağırca..

3 yorum:

ANNEMİNELİ dedi ki...

Paylaşıma gönül dolusu teşekkürlerrr...sevgilerrr...

Unknown dedi ki...

beğendiyseniz ne mutlu bana:)..ben teşekkür ederim..

Unknown dedi ki...

i accidentally deleted all my msn :((:( can you send me yours?


Lütfen bu sitedeki görselleri ve yazıları izinsiz kullanmayınız..